6 Aralık 2010 Pazartesi

Tahir Tekin Öztan Dünya Gıda Dergisi Aralık Ayı Yazısı




Yeni yıl bahane bu
sofra şahane…


Yılbaşı sofra kültürü ülkelere, bölgelere göre farklılık gösterse de özünde herkesin dileği aynı: Yeni yıl, soframız kadar bereketli olsun.

Yılbaşı denince benim aklıma çocukluğumda annemin bin bir zahmetle hazırladığı o müthiş yemekler ve özenerek kurduğu sofra gelir… En şık yemek takımları, süslü peçeteler, sofraya konulan çiçek ve daha birçok ayrıntı… Yeni yılı tüm aile hep birlikte çorbadan zeytinyağlıya, hindiden tatlıya kadar her yemeğin annemin elinden çıktığı bu muhteşem sofrada karşılar, saat 24.00 olduğunda dualar eder yeni yıla ağız tadıyla girdiğimiz için Allah’a şükreder ve tüm
yılın tıpkı soframız gibi bereket ve bolluk içinde geçmesini dilerdik…

Ailenin en küçüğü bendim. Ablalarım, eniştelerim, amcalarım, dayılarım, teyzelerim, halalarım ve komşularımız bizim evde toplanırdı. O gece o müthiş sofradan kalktıktan sonra en büyük keyiflerimizden biri kuruyemiş ve çerezlerimizi alıp, televizyonun karşısına geçmek
ya da tombala oynamaktı. Bu sırada tüm ailenin bir arada olması, sohbet etmesi de bana
ayrı bir haz verirdi… Bazen de soba üzerinde kestane kebap ya da kavurga (mısır) yapıp yerdik.
Babam cümbüş, amcam darbuka çalardı. Hep beraber şarkılar söylerdik. Ailece kendi eğlencemizi kendimiz yaratırdık.





Yılbaşı gecesi, aile içinde de hoşgörünün en bol olduğu gecelerden biriydi. Mesela aile büyükleri tarafından, zaman zaman gençlerin alkollü içeceklerin tadına bakması ya da bir bardak içmesi de
görmezden gelinirdi.



90’lı yıllar ve sonrasında özellikle büyükşehirlerde yeni yıl gecelerinin konsepti biraz şekil değiştirmiş, yeni yıl davetleri partilere dönüşmüş, yeni yılın ilk saati ev dışındaki mekanlara
taşınmış olsa da heyecan ve dilekler hep aynı… Aslında tüm dünyada böyle. Hıristiyanın da Müslümanın da Yahudinin de yani aslında Türk’ün de Japon’un da o gece tek bir dileği var; yeni yıla mutlu girmek, tüm yılı mutlu, bereketli, huzurlu ve sağlıklı geçirmek...




Yılbaşının kendine has ritüelleri de var
Kimi saat 24.00’te narı kapısında kırar, kimi kaşık kaşık yer bolluk bereket getirsin diye…
Mesela Anadolu’da hububat ürünlerinden yedi ayrı çeşidin masada olmasına özen gösterilir. Japonya’da mochi adlı pirinç kekleri, Çin’de sağlık ve bolluğu temsil eden mandalina,
portakal ve kurabiye, Brezilya’da bereketin simgesi mercimekten yapılan yemek ya da çorba, İngiltere’de kurutulmuş meyvelerden yapılan kek gibi her ülkenin kendine has ‘bereket
simgesi’ yemeklerin bulunduğu yeni yıl sofraları vardır. Ve tabii ki hindi. Avrupa ya da Amerika’nın yeni yıl adeti diye bilinmesine rağmen 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı Saray
Mutfağı kültüründe de kendisine yer bulan hindi, Türkler için de yeni yıl sofrasının adetleri arasındadır. Sofralarda, inanışlarda, kutlamalarda yılbaşı adetleri farklı olsa da dilekler hep aynı; yeni yılın kişinin kendisine ve sevdiklerine bolluk, bereket, barış ve şans getirmesi.
Ben de herkese sağlık, mutluluk dolu bir yıl diliyorum. Umarım sofranız ve gönlünüz hep bereketli olur…

Yılbaşı sofra kültürü ülkelere, bölgelere göre farklılık gösterse de özünde
herkesin dileği aynı: Yeni yıl, soframız kadar bereketli olsun.

68 GIDA DERGİSİ Aralık 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder